Sizde yazılarınızı gönderin yayınlayalım. "günah-keçisi" adlı üyemizden;
Günler hızla akıp gidiyordu.
Nagehan istifa ettikten bir hafta kadar sonra Ahmet Amca’nın oğlu gelmiş
babasını hastaneden çıkarmıştı. Bense onun ayrılığına alışmaya çalışıyordum.
Aradan iki ay geçmiş hastanede
değişen pek bir şey olmamıştı. Sorumlu hemşiremizle başhemşire arasındaki
incelmiş ip tamamen kopmuş birbirlerine düşman olmuşlardı…
Geçen zamanla birlikte hasta
sayımız artmış tüm yataklar hastalarla dolmuştu. Eskisi gibi nöbetlerimizde
rahat oturamıyorduk.
Feride Abla ne zaman odaya girse
“Ne haber Kızlar” diyor sonrasında gülerek “çoğumuz kızız” deyip genelleme
konuştuğunu ifade ediyordu. Bu söze başta tepki göstersem de artık duymazlıktan
geliyordum...
Gündüz nöbetlerimden birini
tutarken ikindi vakti Nagehan çıkageldi. Çok şaşırmıştım. Bizi görmek için
gelmiş. Bir süre yanımızda kaldıktan sonra diğer servislerdeki arkadaşlarını
ziyaret etmek için çıkarken tekrar uğrayacağını söyleyerek yanımızdan ayrıldı.
Bu son fırsatımdı. Onunla
konuşmamın vakti gelmişti. Kendimce onunla nasıl konuşacağımı nasıl bir tepki
alacağımı düşünüyordum. Sonuç ne olursa olsun konuşacak ve artık bu işi
neticelendirecektim.
Mesaim bitmiş hava karardığından
Nagehan dolmuşların kalktığı yere kadar kendisine eşlik etmemi istemişti. Artık
şansımın döndüğünü düşünüyordum
Hastaneden çıktıktan sonra
Boğa’ya doğru yürümeye başladık. Yaklaşık 10 dakika geçmesine rağmen hala
konuşamamıştım. Üstelik ağzımı da bıçak açmaz olmuştu. Bir güç sanki konuşmama
mani oluyordu. Nagehanın gözleri bir dükkanın vitrinine takılmış beklemeye
başlamıştık. O esnada bana bakıp gülümseyerek;
-
Murat şuraya bakarmısın?
-
Nereye ?
-
Şuraya. Şu kırmızı renkli binanın ikinci katındaki
camına” dedi. Başta nereye baktığını anlayamamıştım. Başımı yukarıya kaldırıp
söylediği yere bakmaya başladım. Gelinliklerin satıldığı bir mağazayı
gösteriyordu bana. “Şu baştan 3. gelinliği görüyor musun” dedi.
-
Tamam gördüm. Yakasında taş işlemeli olanı diyorsun
galiba
-
Evet,evet o gelinlik. Evlenirken o gelinliği giymek
istiyorum” dedi.
-
İnşallah
-
Buradan ne zaman geçsem bu binanın önünde durur
dakikalarca o gelinliğe bakakalırım. Sana şeyi soracaktım aslında. Ama bir
türlü fırsatını bulup soramadım
-
Neyi” demiştim ki beklediğimiz yerden tekrar yürümeye
başladık. Hem konuşuyor, hem yürüyorduk.
-
Geçen aylarda anaflaksi geçirmiştin. Nasıl oldu anlatır
mısın?
-
Gönül Abla serumu takmıştı. O ana kadar bir şey olmadı.
Ne zaman ki enjektördeki ilacı katatere takıp damara vermeye başladı işte ne
olduysa ondan sonra oldu.
-
Korktun mu peki?
-
Bilemiyorum. Ama öleceğimi düşünmüştüm.
-
Sonrasında ne düşündün.
-
Tüm yaşadıklarım gözlerimin önünden bir bir geçiyordu”
dedim ve yürümeyi bırakarak Nagehan ın gözlerine bakmaya başladım. Çok kötü bir
şeydi. Allah düşmanımın başına versin istemem. Öleceğini bile bile beklemeye
başlıyorsun. Tüm sevdiklerini geride bırakarak… Sonrasında yüreğinde olanı
Rabbinden istiyor ve ona “Allah’ım senden son kez Nagehan’ı bana göstermeni
onun sesini son defa duyurmanı istiyorum” diye dua ediyorsun.
-
Murat.
-
Lütfen hiçbir şey söyleme sadece dinle.
-
Aylardır açılamadığın “Acaba sevgilisi var mı yok mu”
diyerek konuşamadığın sevgiliyi son defa olsun görmek istiyorsun. Ölüm insana
hayal kurdurmayı unutturuyor.
-
Murat, Muraaaat” diyerek elimi ellerinin arasına aldı.
Nihayet onunla konuşmayı
başarmıştım. Ne diyeceği umrumda değildi. Artık ömrüm boyunca “Keşke
konuşsaydım” dememe gerek kalmamıştı. Her şeyi anlattıktan sonra üzerimden
büyük bir yükün kalktığını hissettim. Artık top ondaydı…
-
Murat. Allah’a şükürler olsun ki herkesten önce seni
ailene bağışladı. O kadar samimi bir dua etmiştin ki Allah hızla duana icabet
etmek için yüreğime “Hastaneye git” diye ilhamda bulundu. Oysa o güne kadar hem
de sabahın erken saatlerinde hiç hastaneye uğramadım. Bana olan duyguların beni
çok şaşırttı. “Sen çok iyi bir insansın” diye klasikleri okumaya başladı.
Sevgilisinden ayrılalı birkaç gün olduğunu biraz zamana ihtiyaç duyduğunu
söyledi. Bulunduğumuz caddenin sağ tarafında bir pastane vardı. Pastaneye
girelim” dedi.
Onun bu teklifine nasıl ne cevap
vereceğimi düşünmeye başladım. Pastanede ne yapacaktım ki? Nasıl olsa
reddedildim. Bunun güzel bir fikir olmadığını düşünerek evde arkadaşlarımın
beklediği yalanını söyleyerek yanından ayrıldım. O gün Nagehanı son görüşümdü.
Moralim bozulmuş, nasıl
yürüdüklerinin bilincinde olmayan sarhoşlar gibiydim. Sanki dünyanın ilk defa
döndüğünü fark etmiştim. Sallanıyordum. Düşmemem için beni tutacak bir el
arıyordum Kadıköy’ün ayrılık kokan caddelerinde…
Akşam olmuş kendimi zoraki eve
atmıştım.
Kendime
sürekli “Neden geldim İstanbula” sorusunu soruyor reddedilmenin sarhoşluğuyla
sualime cevap arıyordum. Ömer Abiye anlattım o akşam yaşadıklarımı. Ben ona
anlattıkça üzerimdeki yük hafifliyordu. Ömer Abi işte. Kendince beni teselli
etmeye çalışıyordu.
-
Üzülme dostum. Bunlar olağan şeyler. Her genç kızın
başına gelir. Aslına bakarsan reddedilmemen gerekiyordu ama reddedildin. Sonuç
olarak reddedilmekte bir başarıdır. İnan bana şu dünyada reddedilen erkeklerin
sayısı bir elin parmakları sayısıncadır. İşte tam da bu noktada seninki üstün
başarıdır. Bak Ömer Abin bugüne kadar hiçbir kız tarafından reddedilmedi. Bazen
ben de şu yaşadığın duyguları yaşamak istiyorum ama olmuyor dostum. Kızlar Ömer
Abine bu duyguyu yaşatmıyor. Ha Ha Haa…Daha yaşın ufak. Nagehanlar gider,
Neslihanlar gelir. Hem sen sabırlı insansın. Ben olsam şimdiye kadar hüngür
hüngür ağlamıştım. Ha,Ha, Haa…” dalgayla karışık tesellileri yaklaşık 1 saat
kadar sürdü…
Ömer Abinin tesellilerini büyük
bir sabırla dinlediğimden bıkkınlık gelmiş saat 22.00 civarında balkona
çıkmıştım. Bir yerlerden ses geliyordu. Birisi kanun çalıyordu. Aşkın kanunu
daha önceden yazıldığından ayrılığın kanununun nağmeleri içimdeki duyguları
okşuyor beni benden alıyordu. Sanki o güne kadar bedenime hapsedilmiş ruhum
kanunun kapıyı açmasıyla özgürlüğüne kavuşmuş, olasılık rüzgarının götüreceği
yere kendini bırakıvermişti…
Ertesi gün olacaklardan
habersizce reddedilmişliğin ezikliğiyle başımı yastığa koyup koyun saymaya
başladım.
1 Uykucu koyun
2 Öfkeli koyun
3 Kinci koyun
4 Artist koyun
5 Aaa, Ben. Reddedilmiş koyun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder